Murat Kararkoç

Murat Kararkoç

Mail: muratkrk75@gmail.com

"Sekiz ay kışımız, üç ay ayazımız, bir ay yazımız, Ben dağların yalancısıyım''

"Sekiz ay kışımız, üç ay ayazımız, bir ay yazımız, Ben dağların yalancısıyım''

"Sekiz ay kışımız, üç ay ayazımız, bir ay yazımız, Ben dağların yalancısıyım''
Merhaba sevgili Kent Haber okuyucuları, bu benim Kent Haber gazetesinde ilk köşe yazım. Bu heyecanla aklıma zerk olan duygu ve düşüncelerimi, güncel yorumlarımı bana ayrılan bu köşeden sizlerle paylaşacağım.

Sizlerle buluştuğum bu ilk yazımda, gazetemizin, benimde memleketim olan Ardahan'ın Düşman işgalinden kurtuluşunun (23 Şubat 1921) 104'ncü yılını işleyen bir sayı olması dolayısıyla mevzuyu bende değerlendireceğim. Tabii bu ilk yazımın Ardahan'ın Düşman işgalinden kurtuluşuna denk gelmesi benim için ayrı bir önem arz etmektedir. 

Serhat şehir Ardahan'da doğup fakat orada büyümeyen, metropol şehir İstanbul'u kendine yurt edinenlerden biriyim. Buradan bakınca orada yaşayan insanların zor yaşam şartlarını, çektikleri sıkıntılarını anlamak, hissetmek tam olarak anlamsız olur. 
Aşığın dediği gibi, ''Sekiz ay kışımız, üç ay ayazımız, bir ay yazımız, Ben dağların yalancısıyım''

Ardahan araştırmalara göre 3000 yıllık bir tarihi geçmişi olan, kültürel zenginliği, zengin ürün çeşitliliği, tarım ve hayvancılığın önde gelen illerinden biridir. En önemli ve gururla söylenebilecek durum ise bu memleket te 9 ayrı kültür ve inançtan insan topluluklarının bir arada, kardeşçe yaşamlarını sürdürmeleridir. Ve bu olguyla ülke sınırını bekleyen bir şehirdir. Ardahan, Aktaş ve Türközü İki ayrı sınır kapısı olan kadim bir şehirdir.

Peki 40 yıl Rus işgalinden sonra 23 Şubat 1921'de geri alınan Ardahan'da ne değişmiş ?
Kars'ın bir İlçesi olan Ardahan 27 Mayıs 1992'de yapılan bir kanun değişikliği ile 1921deki gibi tekrar il olmuş. Fakat 1992'den günümüze kadar Ardahan'da göze çarpan büyük bir değişim ve gelişim olmadığı aşikardır. 

Sanayi de, alt yapıda, üst yapıda, eğitim de, teknolojide, sağlık alanında ve bir çok alanda sınırı bekleyen bu şehrin insanlarının yaşamlarını kolaylaştıracak çok fazla çabanın olmadığını görmekteyiz. 
Yıllardır bölge milletvekillerinin, belediyelerin, STK'ların eksiklerin giderilmesi yönünde serzenişleri, çabaları, girişimleri istenilen sonuçlara ulaşamamış. Ve aynı kısır döngü içinde bu böyle devam etmiş. 

Peki on yıllardır, devletimizin kudreti bu Serhat şehri kalkındırmaya, güçlendirmeye yetmiyormu? Yada buna gerek mi görülmüyor?
Uzun zamandır, bireysel ve toplumsal olarak bölgenin havaalanı ihtiyacı, beklenen Doğu Ekspresi treninin gelmesine, çiftçiye ve köylüye el uzatılması gerektiği dile getiriliyor. Denizin ortasına havaalanı yapılan bir ülkede, iki sınır kapılı bir şehre tren çok mu görüldü?

Facebook Yorum

Yorum Yazın