Melike Al

Melike Al

Mail: melike.al93@gmail.com

AKP'nin Sahne Çalışmaları

 Türkiye AKP‘nin 16 yıl içinde resmen evrim geçirdi.  Kişisel darbelerle  farklı isimler altında orduya emniyete odalara basına   hakim ve savcılara darbe yapılarak tüm taşlar yerinden oynatıldı.  Sonra sıra siyasete geldi. HDP'den aralarında eş başkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın olduğu milletvekilleri, sonra da CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu tutuklandı.

Bu süreçte on binlerce kişi kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) işten atıldı ve 16 Nisan'da yapılan referandum ile cumhurbaşkanlığı sistemine geçildi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Zeynep Altıok, darbe girişiminin en büyük etkilerinden birinin OHAL ilanıyla Meclis'in "fiilen işlevsiz" hale getirilmesini olduğunu söylüyor:

"İktidar partisi ve Meclis'te grubu bulunan partiler de dahil siyaset sahnesi etkisizleşti ve tek odak olarak Cumhurbaşkanı kaldı. Seçildiği günden beri yasama, yürütme ve yargı üzerinde etkisi bilinen Cumhurbaşkanı, OHAL ilanıyla bu etkisini kalıcılaştırdı ve 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Anayasa değişikliği ile de bunu yasal hale soktu." dedi

Basın kuruluşlarının kapatılmasıyla birlikte siyasi partilerin mesajlarını halka ulaştırmasının zorlaştı, Siyaset yapılacak bütün demokratik kanallar kapatıldı. Sağlıklı iç siyaset, demokrasinin egemen olduğu ve yasama, yürütme, yargı organlarının farklı kurumsal ve özerk işleyişle hareket ettiği bir düzlemde olurDarbe girişimini bir fırsat olarak görüp darbecilerle hesaplaşmak yerinde bu girişimi de bir baskı aygıtına dönüştürerek kendi çıkarı için mazlumları muhalifleri aydınları cezalandıran bir iktidarın dayattığı yeni rejim açık bir darbe rejimidir. Sonuçta Türkiye ve tüm yurttaşlarımız çifte darbe mağdurudur.

Aynı zamanda TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi olan Altıok'a göre tutuklananlar, KHK'larla işten atılanlar ve OHAL uygulamaları her ailede bir mağdur yarattı.

Geçen yıl 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hâl (OHAL), 20 Temmuz'da birinci senesini doldurdu

İlgili resmi kurumlar herhangi bir sayı açıklamadı ancak BBC Türkçe'nin akademisyen ihraçlarının başladığı 1 Eylül 2016'dan bu yana derlediği verilere göre, Türkiye'de son bir yılda en az 23 bin 427 akademisyen ya kadro hakkını kaybetti, ya ihraç edildi ya da çalıştığı üniversite kapatıldığı için işsiz kaldı.

Akademisyenlerin toplu listelerle ihraç edilmesi ve kişilerin suçlarının tek tek belirtilmeden kolektif bir hükme varılması, 'hukukta suç ve cezanın şahsiliği ilkesine uymadığı' yorumlarına yol açtı.

Türkiye'nin çeşitli şehirlerinde binlerce öğrencinin hali hazırda eğitimini sürdürdüğü 15 vakıf üniversitesi, 'Fethullah Gülen cemaati ile ilişkisi olduğu' gerekçesiyle kapatıldı.

Bu üniversitelerde çalışan idari personelin net sayısı bilinmiyor. Yüksek Öğretim Kurumu'nun (YÖK) sitesinde belirtilen rakamlara göre ise 2 bin 808 öğretim görevlisi işsiz kaldı.

Yeni eğitim-öğretim yılının başlamasına yaklaşık 2 ay kala yaşanan bu gelişmeden sonra, yaklaşık 65 bin üniversite öğrencisi de başka okullara nakil olma, bölümlerde ve derslerde denklik, yeni kayıt olacakları üniversiteye kayıt ücreti ödeyip ödememe karmaşası yaşadı.

YÖK, kapatılan üniversitelerdeki öğrencilerin 'özel öğrenci' statüsü ile garantör üniversitelere yerleşebileceğini duyursa da uygulamada ciddi aksaklıklar yaşandı.

Kapatılan üniversitlerin garantörü olan bazı üniversiteler, binlerce öğrenci kabul edecek kapasitede yeterli derslikleri ve akademisyenleri olmadığı gerekçesiyle öğrencileri kabul etmedi.

Bunların ardından YÖK karar değiştirerek kapatılan üniversitelerin öğrencilerinin yeniden tercih yapacağını duyurdu ve binlerce öğrenci, üniversiteye ilk giriş puanlarıyla yeniden tercih yaptı. Kısacası

Ortalık toz duman Irkçılık ve ötekileştirilme sınıflandırılma olayı Üniversitelerden Sokaklara taşmış durumda. Kılık kıyafet bile artık toplumun her kesiminde ciddiyetle ele alınmaya başladı. Sokaktaki kadınların şort giydi elbise giydi diye saldırıya uğraması bu ülkenin geldiği noktayı ortaya koymaktadır.