Mihrican Deniz

Mihrican Deniz

Mail: kenthaberr@gmail.com

Ey KAI Vakfı; Söylemezsem benim karnım şişer, söyleyeyim de sizin ki şişsin!

Esasında pek huyum değildir. Gerek gazetemiz de, gerek sosyal medya da hemşerilerimi eleştirmek… Ve doğru da gelmez bana aslında… Amma velakin ‘artık sus sus nereye kadar?’ dedim. Susmak da pek huyum değildir zaten…

Uzun yıllardır var olan adı büyük koca koca ağabeylerin içinde olduğu ve bir o kadar da hemşeri dünyasıyla alakası olmayan KAI Vakfı (Elitlerin Vakfı desek aslında daha da yerinde olur) hakkında bugün eleştirilerimi paylaşmak istiyorum.

Öncesinde geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Kars – Ardahan -  Iğdır tanıtım günlerine gidelim istiyorum. KASİAD’ın organize ettiği ancak KAI Derneklerinin birlikte katkı sunduğu bir organizasyon gerçekleşti.

Açıkçası gerçekleşen organizasyon beklentilerimin çok üstünde bir ilgiyle karşılandı. Bu derecede bir yoğunluk ve ilgi beklemiyordum. Daha cılız geçeceğini tahmin ediyordum. İtiraf etmeliyim ki ilk olmasına rağmen çok başarılı bir organizasyona imza atıldı. Tanırım günleri 4 gün boyunca ziyaretçi akınına uğradı. Siyaset üstü bir durum vardı. Tanıtım günleri büyük ilgi gördü ve bu durumdan büyük memnuniyet duyduk. Elbette eksikler vardı. Bana kalırsa eksikleri de olmalıydı ki; daha iyisi nasıl olur diye kafa yormak, fikir geliştirmek, akıl ortaklığı yapmak ve doğruyu bulmak gerekiyordu.

Tanıtım günlerinde güzel tablolar da oluştu. AK Partililer, CHP’lileri, MHP’liler ve HDP’lileri tek bir çatı altında görme imkanı bulduk. Dedik ya siyaset üstü bir durum yaşadık. Emeği geçen herkesi bir kez daha tebrik ediyorum.

En büyük teşekkürü de Ardahan Belediye Başkanımız Faruk Köksoy’a iletmek istiyorum. Kendisi büyük bir özveri ile tanıtım günlerine ev sahipliği yaptı. Kars ve Iğdır Belediyeleri’nin olmamasına da anlam veremedim. Neyin hesabını yaparak bu organizasyon dışında kalmayı uygun buldular o da akıllarda soru işareti olarak kaldı.

Bir de anlamsız, hatta manasız eleştirenlerde bulunanlara iki çift laf etmek istiyorum. Söylediklerinize hiç akıl, sır erdiremiyorum. Eksikler elbette tartışılmalı… Mesela tarihimiz anlatılmalıydı, bunu kabul ediyorum. KAI’nın yapısı, coğrafyası, kültürü, konuşulmalıydı, bunları da anlıyorum. Ve eminim ki gelecek yıl bunlar da yapılacaktır. Yapılmak zorundadır. Zengin çeşitlerin olduğu stantların da olması gerekiyordu buna da eyvallah… Ama benim anlamadığım hem tanıtım günlerini beğenmiyorsunuz, ‘yanlış yapıldı’ diyorsunuz ama kapının önünü yine siz tutuyordunuz. Elinizde kurdele ile geziyordunuz. Sahi siz neyin peşindeydiniz...

Söylemezsem benim karnım şişer, söyleyeyim de sizin karnınız şişsin

Gelelim esas konumuza… KAI Vakfı; bölgemizin birçok işadamının da içinde olduğu, destek verdiği, benim de çok önemsediğim bir vaktır. Ama gelin görün ki bu vakıfın ne hikmettir bilinmez bölgedeki hiçbir dernekle alakası kalmadı. Hiçbir derneğin ne yanında, ne önünde, nede arkasında duruyor. Bir çarkları var kendi içinde, ona hizmet ediyorlar. Kendilerine göre bir dünya kurmuşlar, o dünyanın içine kimseyi kabul etmiyorlar. Kimseye ne maddi ne de manevi destekleri var. Yani bir tabir vardır bilirsiniz; ‘Yokluğun bir bela varlığın bin bela’ misali bir vakıf düşünün.

İstanbul merkezli olan vakıftan burs almak isteyenler adeta GBT’sini çıkarıyor, sorgu sual o biçim. Sonuç ise hüsran… Kime hizmet ettiğini bir türlü anlamadığımız vakfımız kapalı kapılar ardında kendi hallerinde yaşıyorlar. Hiçbir siyasiye de destek olmadıkları gibi çoğu zaman bu tutumlarıyla müşkül duruma sokuyorlar. Zoraki yapılan birkaç hizmet ki onu da artık lafla sözle yapıldığı aşikadır. 

Evlere şenlik bir KAI Vakfı

Kars, Ardahan ve Iğdır’da yaşananlar, 8 ay Allah’a 4 ay devlete emanettir. Sınırın bekçileridir onlar. Kardan yolları kapanır, kimse evinden dahi dışarı çıkmaz. Bölgemizden 22 yıl sonra bir bakan çıktı da orada yaşayan insanların varlığından haberdar olundu. Böylesi büyük sorunların yaşandığı İllerimizin çok muhterem Vakfı ne işe yarıyor, o bölge için ne yapıyor bilinmez? Ama artık bu vakfın silkelenip, yüzünü halka dönmesi gerekir. Yüzünü değil, sırtını dönenlerin hali orta… Bu açıdan bakıldığında hiçbir şey için geç kalınmış değildir. Sizler o gül yüzünüzü lütfen bu toplumdan esirgemeyin. Varlık gösterin ki bizlerde, sizlerin yanında üvey evlat gibi hissetmeyelim kendimizi.

İstanbul’da bir ilk gerçekleşiyor, KAI Tanıtım Günleri yapılıyor. Ankara’dan dernekler geliyor. Tabiri caizse kulağımızın dibindeki derneklerden ses yok. Vallahi bunu hiçbir yere koyamıyorum.  Son sözüm; Yazık bu topluma ki bizi siz temsil ediyorsunuz. Varlığınız artık canımızı acıtıyor…