Batmazoğlu: ‘Kamu arazilerine gözü dikmişler’
Esenyurt Belediyesinde 3 dönem başkan yardımcılığı yapan aynı zamanda meclis üyeliği görevinde bulunan siyasetçi Av. Emin Batmazoğlu gazetemiz Kent Haber’e çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Esenyurt Üniversitesinin kuruluş döneminde 25 dönümlük arazisinin üniversite vakfına tahsis edilen yerin 8 yıl boyunca yapılmamasıyla birlikte Esenyurt Belediyesine geri kazandırılması için büyük çabalar sarf etmişti. Batmazoğlu şimdilerde ise; bu durumun bir benzeri ‘Esenyurt Adliye Sarayı’ için yaşandığından bahsetti. Geçtiğimiz aylarda Esenyurt Belediye meclisinde de gündem olan ‘Esenyurt Adliye Sarayı’ arsasının birileri tarafından alınmaya çalışıldığı iddiası Esenyurt kamuoyunu rahatsız etti. Bizde Kent Haber Gazetesi olarak geçtiğimiz yıllarda planlara işlenen ‘Adliye Sarayı’nın arsasının akıbetini dönemin Belediye Başkan Yardımcısı Av. Emin Batmazoğlu ile konuştuk.
Kent HABER - İyi parti meclis üyesi aynı zamanda grup başkan vekili Enver Demir, hem parti binasında yaptığı basın açıklamasında, hem de Esenyurt belediye meclisin de Esenyurt ‘Adliye binası arsası’ ile ilgili soru önergesinde bulundu. Geçmis dönemde Belediye tarafından adliye için ayrılan yere şimdilerde el konulmaya çalışıldığını ifade etti. Siz geçmişte Esenyurt ‘ta belediye başkan yardımcılığı, belediye meclis üyeliği ve meclis başkanlığı da yaptınız. Esenyurt’ta adliye için ayrılan yere birileri el koymaya mı çalışıyor? YÖK Esenyurt Üniversitenin faaliyetlerini durdurabiliriz kararını aldı.
Öncelikle bu konudaki hassasiyetiniz ve bu konuya ilginizden dolayı kendi adıma teşekkür etmek isterim. Bu konu ile ilgili teknik detayları anlatmadan önce, biraz daha geçmişe gitmemiz gerekir. Bildiğiniz gibi Esenyurt Belediyesinin önderliğinde belediye katkıları ile Esenyurt Üniversitesini kurduk. Kuruluş aşamasında 25 dönümlük arazinin Üniversite kampüsü olarak yapılması maksadıyla, Üniversite Vakfına tahsisini gerçekleştirdik. Buradaki amaç üniversitenin kampüsüne kavuşup, eğitim öğretimin bir an evvel daha sağlıklı bir ortamda hayata geçmesini sağlamaktı. Çocuklarımızın daha sağlıklı ve daha nitelikli bir ortamda, eğitim almalarını sağlamak amacıyla kaygılarımızı da gidermek için böyle bir çalışma yürüttük. Üniversitenin kuruluşu yapıldı ve kanunu çıktı, eğitim öğretime başlanıldı. Üniversitemiz kurulduktan sonra vakfa kampüs, inşa etme vadiyle katılan ve şimdide vakfın başına gelen kişi, verilen taahhüdü yerine getirmedi. Dolayısıyla tahsis edilen 25 dönüm arazi yeri 8 yıl boyunca boş kaldı. Üniversitenin kurucu vakfı ilk kurulduğu zaman daha kolektifken, sonra vakıf iki ailenin eline geçmiş oldu. Tabi ki ben bu duruma karşı çıktım. 8 yıldır boş duran bu arazinin belediyeye iadesi için girişimlerde bulundum. Belediye ye dilekçe vererek tahsisin iptali için talepte bulundum. Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt’ta bu konuyu meclise getirdi. Arsanın iadesi için getirdiği önerge mecliste kabul edilmedi. Akabinde hem ben, hem de Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt idari mahkemeye müracaat ettik. Tahsisin amacına ulaşmaması nedeniyle iptaline karar verildi. Ve bu tahsis mahkeme kararı gereği, belediye meclisince iptal edildi. Arazinin üzerindeki tahsis kaldırılarak belediyeye iade edildi. Bunun üzerine YÖK (Yüksek Öğretim Kurumu) kuruluş malları arasında bulunan, eş değer arsa temini ile alakalı söz konusu vakfa birkaç kez uyarılarda bulundu. Aynı zamanda üniversiteye kampüs yapılması gerektiğini ifade ettiler. Üniversitenin öğrenci gelirlerinin büyük bir bölümü kira olarak alınmasını yüksek bulduğu için YÖK defalarca muhtelif denetimlerde de bulunuldu. YÖK (Yüksek Öğretim Kurulu) ‘şu kadar süre içerisinde üniversiteye bir kampüs projesi tasdik edilip, kurula sunmazsanız, faaliyetlerinizi durdurabiliriz’ şeklinde bir karar aldılar. Bu karar üzerine vakfın şu andaki yöneticisi, yani vakfın sahibi olan aile kendi taşınmazlarını ya da satın alacağı bir yeri, arsayı üniversiteye verip vakfedeceği yerde, başka kamuya ait arazi bulma, arsa bulma çabasına giriştiler. Konuyu üniversitenin kurucularından biri olarak takip ediyorum. O üniversite, o üniversitenin hükmi şahsiyetinin yaşamasını istiyorum. Bugün bir ailenin eline geçmiş olmasından dolayı çok büyük üzüntü duyuyorum. Bizim amacımız elbette ki bu değildi. Üniversite şu anda hem vakıf olarak, hemde mütevelli heyeti olarak kötü bir şekilde idare ediliyor.
‘Yine aynı aile ve yine bir kamu arazisi’ !!
Mevcut vakıf ve üniversite mütevelli heyeti kampüs olabilecek, bölgedeki kamu arazilerinin arayışına girdiler. Çok sayıda kamu arazisi tespit ettiler. Bunlardan bir tanesi de Gökevler Mahallesinde bulunan Kristal Şehir konutlarının hemen bitişiğinde, yine bir kamu kurumuna ait, 19 dönümlük araziyi üniversite kampüsü yapmak için ilgili birime başvurdular. Başvurusu yapılan o araziyi biz belediye yönetimindeyken bölgemizdeki adliye ihtiyacı sebebiyle; 1/1000’lik ve 1/5000’lik planlara adliye alanı olarak ayrılmasına karar vermiştik. Şu anda ki planlarda orası adliye alanıdır. Üniversite, mevcut vakıf yönetimi, o araziyi alabilmek için her yolu denedi. Bu denediği yollar sebebiyle meslektaşlarım, adliye kurumunda görev yapan savcılar ve hâkimler bu durumdan son derece rahatsız oldular. Sanki Esenyurt ‘ta başka bir arazi yokmuş gibi vakfın sahiplerine ait başka arazileri yokmuşçasına, kamuya ait adliye alanına, amiyane tabirle musallat olmasına başta o camiayı, dolayısıyla bu konudan rahatsız olan insanları çok huzursuz etti. Ama umarım bir değişiklik olmaz ve bunun müjdesini sizlerin aracılığıyla verebilirim. Vakıf orayı almayı başaramadı. İlgili kurum orada ‘adliye yapacağım, ihtiyacım var, mevcut dağınık adliye binalarıyla hizmet vermeye çalışıyorum’ diyor. Dolayısıyla hizmetin çabuk ve nitelikli bir şekilde verilmesi ile alakalı bölgeye yaraşır bir şekilde, tek bir adliye binasına ihtiyacımız var. Konu ile ilgili birçok insan bu konuda gerçekten çok ciddi yardımcı oldu. Vakıf sahibi görünen aile amacına ulaşamadı. O arsa şu anda tahsis edildiği gibi adliye alanıdır ve yakında Esenyurt, Büyükçekmece, Beylikdüzü bölgesinde adli hizmet veren bir yer olacaktır. Umuyorum ki yakında inşaatı başlayacak, en kısa sürede de hizmet vermeye başlayacaktır. Aldığım duyumlara göre Adalet Bakanlığı o bölge için o arazi için tüm incelemelerini bitirdi. Muhtemelen projesi de bitmek üzere, yakında orada Adalet Bakanlığı tarafından inşasına başlanacağını tahmin ediyoruz.
‘KENDİ ARAZİLERİ DEĞİL, KAMU ARAZİLERİNE GÖZÜ DİKMİŞLER’
Ama bu vakfın başındaki şahıs, oradan umduğunu bulamadı. Arayışına devam ediyor. Israrını sürdürüyor. Bölgemizdeki başka kamu arazilerinin peşinde olduğunu biliyorum. Kamu alanlarını tercih etmesinin sebebi de tahsis edildiği zaman mülk sizin oluyor. Bunun için bir bedel ödemiyorsunuz ve vergisini ödemiyorsunuz. Üstüne bina yapacaksınız ve hiçbir ödeme yapmıyorsunuz yani cebinizden hiçbir şey çıkmıyor. Yani tahsis gerçekleştiği zaman bir sonraki dönemde tekrar tahsis uzatılıyor. Esasında diğer vakıf üniversitelerinde bu durum şöyle oluyor. Vakfın yöneticileri kendi mal varlıklarını, üniversiteye arazilerini tahsis ediyor. Araziyi alıyor ve üstüne kampüsü yapıyor. Vakıf üniversitesini çalıştırıyor. Ancak Bizim arkadaş doğru ve ahlaklı olanı yapmıyor. Kamu arazisinin peşinde, hiçbir bedel ödemeden imtiyaz peşinde. Maalesef bizim arkadaşlar adliye binasına ayrılmış olan yeri, burayı istiyoruz! diyebilecek kadar işi ileri boyuta taşıyabiliyorlar. Bu son derece bana yanlış ve kötü geliyor. Biz daha önce bunu yaptık, ama iyi niyet görmedik. O dönemde belediyenin o arazisine yapılan tahsisten sonra istenildiği gibi derhal eğer kampüs yapılsaydı. Bugün üniversite kiralık bir yer olmayacaktı ve çocuklar çok daha iyi bir ortamda, eğitim alabilme şansına sahip olacaklardı. Üniversite daha fazla öğrenciye hizmet verebilecekti. Ama hayır, maalesef bu olmadı. Kuruluştaki amacımız ailelerin üstündeki eğitim yükünü almaktı. Olabildiğince çok gence eğitim alma olanağı sağlamak istiyorduk. Ama şu anda hiç kusura bakmasınlar, doğrudan kestirmeden söyleyeceğim. Amacın hiçbirisi yok! Şu anda bu amaçların çok ötesinde herkesin tanımladığı, bildiği amaçlar var ve onlara da bu fırsatı vermemek lazım.
Kent Haber- Üniversitenin feshi söz konusu olabilir mi? Kendi ellerimizle kurduğumuz Üniversitenin bu hale gelmesi üzüntü verici
Tabi ki olabilir. Çünkü bu kamu yararı gözetilen bir durumdur. Sen bana kampüs yerinin projesini, ruhsatını getirmezsen, ben seni şu tarihe kadar bekliyorum. Bu tarihe kadar getirmezsen ki bu tarihte öyle sanıyorum geçti. YÖK önümüzdeki günlerde bununla ilgili bir karar alacaktır. Devlette devamlılık esastır ve devlet bir yola girdiyse bundan geri dönmez. Üzücü olan ne biliyor musunuz, kendi ellerimizle kurduğumuz üniversitenin bu hale getirilmiş olması beni son derece üzüyor. Şunu da söyleyeyim, adliye yeri ile alakalı ben tek başıma yaptım gibi bir şey asla söylemiyorum. Ben sadece üzerime düşeni yaptım ve bu konuda diğer kurumlar da üzerine düşeni yapmışlardır. Bu konuyla ilgili birçok kurum gerçekten mücadelesini verdi. Bunların içerisinde siyasiler de var. Bürokrasi de görev yapan kişiler de var. Vicdan sahibi herkes bu konuda elinden geleni yapmıştır. Bu konu keşke izin verilseydi, belediye meclisinde de yer alsaydı ve konuşulsaydı. En azından vatandaşlarımızda konu ile ilgili bilgi sahibi olurlardı.
Yine olsun yine yaparım
Konuya tekrar dönersek bu kişiler, aynı şekilde kamuya ait arazinin alınması ve kampüs yapılması için girişimlerde bulunulursa üstüne basa basa söylüyorum; Kamu alanına ait, araziye yönelik, ne olursa ve ben bunu duyarsam tahsisin, iptali için yine girişimlerde bulunurum. Nedenini söylüyorum. Şu anda bu vakıf bir aile vakfı, dolayısıyla işin rengi değişti. Bir aile vakfına, kamuya ait alanın tahsisi anlamına gelir. Bu da herkesin vicdanını sızlatır. Ben de buna geçit vermem. İlgili kurumları uyarırım, olmazsa tekrar ediyorum, idari yargıya giderim ve yeniden iptalini isterim. Bunu bir vatandaş olarak benim isteme hakkım var. Ben vakayla alakalı konuşuyorum. Onların amaçlarının iyisini, kötüsünü bu söyleyeceğim şeylerle ilgili gölgede kalmasını istemiyorum. Buradaki amacımız sadece üniversitenin arsasıyla ilgili değil. Ben onun daha üstünde, başka bir şey söylemeye çalışıyorum. Hepimize ait, Esenyurt’a ait, kamu hizmetine ait, bize lazım olan arsaların özel aile vakfına tahsis edilmesinden rahatsızım. Bunun ahlaka, hukuka uygun olmadığı kanaatindeyim. Ben mesleğim gereği bu konuda üzerime ne düşüyorsa yapıyorum. Bakın size başka bir şey daha söyleyeyim. Üniversitenin kirasının çok yüksek olması sebebiyle, dava açtım. Davam devam ediyor. Dolayısıyla o yüksek kiranın, üniversitenin hükmi şahsiyetine iadesi ile alakalı hukuki mücadele yapıyorum ve elimden bu geliyor. Yönetimdeyken çok çabaladım, maalesef olmadı. Bu memlekette hukuk var, hukuk düzeni var. Oraya gidiyorum müracaat ediyorum ve bunun sonucunda da belki uzun oluyor ama sonuç veriyor. Bunların yönetim biçimi hukuka uygun değil. Kendilerine onlarca defa hem sözlü hem de noter kanalıyla ihtar gönderdim. Ben bu konuda kamuya ait bir arazi için yapılanı görüyorum. Bir vatandaş olarak her şeyden önce üzerime düşeni yapıyorum. İlgili birimler, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, muhtarlar Esenyurt’un mallarına kamuya ait olan arazilerine ve yerlerine sahip çıksınlar istiyorum.
KENT HABER- Esenyurt ‘ta 15 yıl gibi uzun bir süre belediye başkan yardımcılığı yaptınız. 3 dönem belediye meclis üyeliği yaptınız ve ayrıca belediye meclis başkanlığı yaptığınızı. Muhakkak sizler de belediye meclisini izliyorsunuzdur. Esenyurt ‘ta belediye meclisleri maalesef oldukça hareketli, gergin, hararetli ve zaman zamanda taşkınlıkların yaşandığı bir meclis haline dönüşüyor. Son aylardaki meclislerde de bazı tatsızlıklar yaşandı. Siz bugün buradan baktığınızda bu duruma ne söylemek istersiniz? Meclise buradan bakınca ne görüyorsunuz?
Orası kimsenin şahsi egosunu tatmin ettiği bir makam değil
Başlangıçta meclis oturumlarının, Esenyurt kamuoyuna açık olarak, sosyal medya üzerinden canlı olarak yayınlanması beni çok mutlu etmişti. Demokrasi adına, demokrasinin her kademesinin işlemesi ve işletilmesi için çok sevindirici bir durumdu. Başlangıçta ben de meclis toplantılarını sizler gibi izliyordum. Fakat bir müddet sonra iş başkalaştı. Bu vesile ile söyleyeceğim şeyler, iktidarı şöyle yada muhalefeti böyle anlamında söylemiyorum. Son tahlilde şuna bakmak lazım, Esenyurt halkı bundan yarar mı sağlıyor, yoksa zarar mı görüyor. Geldiğimiz noktada ise ne iktidar bu durumdan memnun, ne de muhalefet doğrusu ilçemize de bu durum bu görüntü yakışmıyor. Esenyurtlulara da bu durum yakışmıyor. Benim naçizane bir ağabeyleri olarak, bu bölgede görev yapmış olan biri olarak her iki tarafa da tavsiyem şudur. Bir şey aramalarına gerek yok. Belediye kanunu, Belediye meclis çalışma yönetmeliği çok açık, onu işletirlerse her iki tarafta huzur bulur. Orası kimsenin şahsi egosunu tatmin ettiği bir makam değildir. Burada bulunan arkadaşların hepsi birer vekildir. Asil (HALK) bundan rahatsız, vekillerin ne yapması lazım? Asillerin göğsünü kabartacak hamleler yapması lazım. Kavgadan bugüne kadar kazanan varsa beri gelsin. Kavgadan bir şey çıkmaz. Ne kadar çok anlaşabilirsek, ne kadar çok uzlaşı içerisinde olabilirsek, daha çok kararı beraberce çıkartabilirsek ve birbirine ne kadar çok nezaketli, karşı tarafın hakkını hukukunu ne kadar çok gözetebilirsek o kadar başarılıyız. Bu işin kamusal ve görev kısmına geçmek gerek. Orada 5 yıl boyunca her ay 2 defa bir araya geldiğin arkadaşlarınla, birbirine bakamayacak hale gelip, oturup dostluk yapamayacak hale getirmeye gerek var mı? Neden anlaşamıyorsunuz. Derdiniz nedir, en nihayetinde seçildiniz, geldiniz bir şeyler üretmeniz gerekiyor. Bu üretme gayretini didişerek, kavga ederek değil herkes birbirini dinleyecek, herkes birbirine saygı gösterecek. Zaten sonunda kabul edenler etmeyenler denilerek irade ortaya çıkıyor. Kimse birbiriyle çok kavga ederek, çok bağırarak, çok didişerek birbirini ikna edemez. Ancak konuşursan, anlatırsan, karşı tarafta seni anlar ve bu şekilde sonuca varırsın. Buradaki gayret, yaklaşma, anlaşma ve anlatma gayreti olmalıdır. Hepsini tanıyorum ve hepsinin gayretleri var. Ama Esenyurt’u bu şekilde değil, anlaşarak birbirlerine saygı göstererek yönetmeleri lazım.
Kent HABER : Peki, bu konuda görüş beyan ettiğiniz kişiler oldu mu? Yaptığınız kavgalar, sonraki nesillere örnek teşkil edecek
Daha önce bu konuyu değiştirebilecek olan arkadaşları nezaketli bir şekilde tabii ki uyardım. Düşüncelerimi, fikrimi söyledim bunun kimseye bir faydasının olmayacağını elbette ki ilettim. Geriye dönüp baktığınızda, o meclis zabıtları 10 yıl sonra, 20 yıl sonra da yapılanları, yaptığınız konuşmaları gösterecek. Bugünlerde yaptığınız kavgalar, sonraki nesillere örnek teşkil edecek ve biz neyi hedefledik, ne yaptık diyeceksiniz. Esenyurt ‘ta huzur içinde herkesin birbirine tolerans gösterdiği, herkesin birbirine hoşgörü gösterdiği, birbirine katlanmada azami gayret gösterdiği bir düşünce olsun isteriz. İşin sonunda bu belediye meclisinde yapılan kötü tartışmaların, inanın insanlara hiçbir faydası yoktur. İnsanlar artık kavgadan, dövüşten bıktı. İnsanlar anlayış bekliyor ve insanlar birbirinden hoşgörü bekliyor. Yöneticileri birbiriyle itişip kakışan insanlar, sokakta çok daha çabuk birbirleriyle tartışır ve kavga ederler. Meclisteki sükûnet sokağa yansır, sokaktaki sükûnet evin içine yansır, okula yansır, camiye yansır, Cem evine yansır ve dolayısıyla her yere yansır.
KENT HABER-Esenyurt belediye başkanı Kemal Deniz Bozkurt’u başarılı buluyor musunuz?
Bir yerde sıkıntı varsa, bu tek taraflı olamaz
Kemal bey göreve başladığından bu yana üç buçuk yıl geçti. İnanın herkes de biliyor, seçildiğinden itibaren ilk 1 yıl boyunca en toleranslı yorumlarıen hoşgörülü yorumları yapan kişi benim. Bunu da kamuoyu bilir ve her zaman şunusöyledim. Herkes milletin iradesine saygılı olsun. Halkımız bu defa Kemal beyi görevlendirdi. Ben dâhil herkes Kemal Bey’in vazifesini yapmasında, elimizden gelen ne kadar kolaylık varsa yapalım dedim. Ben bunu bürokraside çalışan arkadaşlarıma ilettim. Belediyede çalışan arkadaşlarıma ilettim, derneklere dedim, siyasi yol arkadaşlarıma söyledim. Kemal bey yerine otursun, kurumu tanısın, anlasın. Sonrasında zaten bölgenin insanı hiçbir zaman, Esenyurt’un kötülüğünü istemez. Esenyurt ‘ta kötü bir şey olmasını da istemez. Daha iyi olmasını elbette ki isteyecektir ve hepimiz yardımcı olalım dedim. Ama üzülerek görüyorum. Şu anda yönetimde olduğu için bunu da dikkate alarak beyanda bulunuyorum. Şayet işler iyi gitmiş olsaydı bu belediye meclisinde, meclisin bu halde olmaması icap ederdi. Şayet bir yerde sıkıntı varsa, bu tek taraflı olamaz, bu işler karşılıklıdır. Biri başlatır ötekisi de onun karşılığını verir. Demek ki orada bir kargaşa başlamıştır, anlamına gelir. Oradakilerin kaos çıkarmak gibi bir görevi yok. Varsa sorunları çözmek için, sorun çıkarmamak üzere görevleri var. Ben hala vaktin geç olmadığını düşünüyorum ve yanlıştan dönmek erdemliliktir. Otursunlar işlerine baksınlar, kavga etmeye gerek yok, kavgadan kimseye bir fayda gelmez.
KENT HABER-Kemal beyin durum değerlendirilmesi yapıldığında, sık olarak en çok üstünde durduğu iki husus var. Birincisi Esenyurt Belediyesinin çok ciddi oranda borcunun olduğu yönünde 2,2 milyon borcunun olduğunu söylüyor. Ayrıca Esenyurt Belediyesinin arşivinin olmadığını kendisi ile birlikte arşiv oluşturduklarını ifade ediyor. Uzun zaman görev yaptınız ne söylemek istersiniz?
Devlet bir sıkıntı varsa, zaten gereğini yapacaktır
Gürbüz Çapan beyin iktidarından sonra, biz belediyeyi devraldık. O dönemde partimizde, geçen dönemle alakalı eleştirenler, yani biraz dahaileri gidersen, devri sabık yaratmak için çok telkinde bulunan, çok akıl verenler vardı. Ben bu konuyla alakalı Belediye Başkanımız Necmi Kadıoğlu’nu hep takdir etmişimdir. O telkinlerin hiçbirisine itibar etmedi ve dönüp bakmadı. Bizlere de söylediği şey şuydu biz işimize bakalım, onlar yaşandı bitti. Devlet bir sıkıntı varsa zaten gereğini yapacaktır. Biz belediyeyi yönetmeye geldik. Adliye değiliz. Biz belediyecilik yapmaya geldik, karakol değil. Bizim bu devlette vazifemiz ayrı, varsa işlenen bir suç, devlet gün gelir gereğini yapar. Biz kendi işimize bakacağız deyip yolumuza devam ettik. Ben de önümüzdeki dönem, Allah nasip ederse yine Esenyurt‘ta eğer görev alırsam, bu ilçenin herhangi bir kademesinde, aynı şeyi yapacağım, aynı tavsiyelerde bulunacağım. Bir önceki dönemi eleştirerek, çok göklere çıkartarak değil, işimize bakacağız mukayeseyi zaten insanlar yapıyor. Sokakta yapıyor, çarşıda-pazarda her yerde yapıyor. Mukayeseyi sen yapma, senin yapacağın tek bir şey var vazifeni yap, aradaki farkı göster. Gösterdiğin fark olumlu ise vatandaş o zaman seni zaten göklere çıkartır. Aradaki fark kötüyse, vatandaş ilk seçimde gereğini yapar. Bu konuda şu anda çok kişi, Kemal beyi çok sert üslupla eleştiriyorlar. Benim buna haddim yok, hakkım yok, buna gerek de yok. Söyleyeceklerim oradan buradan çekiştirmeye müsait olabilir. Zaten vatandaş şu anda her dakika notunu veriyor. Önemli olan şudur ki herkes vazifeyi alıp, koltuğuna oturup talimat vermeye başladığı andan itibaren, yaptığı veya yapamadığı her şeyden sorumludur Söyleyeceğim şeyler siyasi biri olarak yanlış anlaşılmaya neden olabilir. Buna sebep olmak istemem. Herkes ona göre işini yapsın ve iyi yapıyorsa vatandaş haddinden fazla olumlu tepkisini gösterir. Kötü yapıyorsa vatandaş yine tepkisini gösterir ve kimse haddinden fazla tepki göstermez. İyiliğe karşı bizim insanımızın iyiliği sonsuzdur. Kötülüğe karşı da aslında çoğu zaman insanımız bahane arar. Acaba şöyle mi oldu da, ondan eksik kaldı. Bir miktarda kötülüğe karşı insanımız insaflı davranır.
KENT HABER-Ülke gündemine değinecek olursak, bir süredir kulislerde Nisan- Mayıs gibi erken seçim olacağı yönünde dedikodular var. Ne düşünüyorsunuz sizce bir erken seçim olur mu?
Seçim sathı mailine girdik
Zaten bir aydır seçim sathı mailine girdik. Herkes sahada çalışmalarını yapmaya başladı. Bu saatten sonra 10 gün sonra da yapılacak olsa seçim, Haziran ayında yapılacak olan seçim de yine aynı seçimdir. Artık erkendi,geçti, o iş bitti. Erken seçimin iktidara mı, muhalefete mi yarayacağı tartışmaları artık geçti. Vatandaş zaten elindeki karnenin önemli bir bölümünü doldurdu. Örneğin karnede 10 hane varsa bunun 8’i doldu notlar belli, kaldı 2 hane bu iki hanede bundan sonraki belki 3 ayın, belki 6 ayın durumuna göre şekil alır. Burada vatandaş eskisi gibi değil, bilgiye erişimde, olup bitenlere karşı tepkilerinde ve internet çağının getirdiği kolaylıklarla hızlıca olup bitenlere, ne önüne ne gerisine kolayca erişebiliyor. Hepimiz aynı şeyleri biliyoruz, kimsenin bir diğerinden fazla bildiği bir şey yok. Bazıları da kendinden menkul bilgilere erişebiliyorum gibi ahkâmlar kesiyor. Ama kimsenin bir diğerinden fazla bildiği bir şey yok.
KENT HABER-Size göre 6’lı masa tutar mı?
Ülkede güzel şeyler oluyor
Türkiye’de ilk defa böyle bir şey oluyor ve bana göre güzel debir şey oluyor. Siyasi yelpazenin sağından, solundan tüm unsurlar bir araya geldiler. Bir anayasa çalışması yaptılar ve kamuoyunu açıkladılar. Memleketin şu andaki öncelikli meseleleriyle alakalı öngörüleri var, çözüm önerileri var. Bu konuda iktidar ortağı partilerin de vardır elbette, ama muhalefete baktığımız zaman her muhalefet partisinin de anayasa, ekonomi, eğitim, sağlık, dış politika, iç politika, dış güvenlik, iç güvenlik anlamında çok kapsamlı hazırlıkları var. Bunları birbirlerine uyumlu hale getirmeye çalışıyorlar. Türkiyenin demokrasisi açısından, Türkiyenin geldiği yol açısından bence çok önemli ve bunu kimse kötülemeye kalkmasın. Ya da çok daha fazla abartmasın, bu bana göre Türkiyede demokrasinin geldiği olgunluğu gösteriyor. Tabi bu masayı dağıtmaya çalışıyorlar, başka şeyler yapmaya çalışıyorlar. Bunların hepsi beyhude, bana göre oradaki irade dünden bugüne olmadı. Ya da basit sebepten bir araya gelmediler, kişisel meselelerle alakalı oraya gelmediler. İhtiyaç onu doğurdu, şu anda memleketin içinde bulunduğu koşullar, sıkıntı ve yokluklar muhalefetin bir araya gelmesi konusunda çok ciddi birleştiricidir. Çimento görevi görüyor. Diyelim ki 6’lı masa bir çözüm olmadı ve verimli olamadılar ve dağıldı. Sonuç hâsıl olmasa da, bu dünyanın sonu değil. Ancak şu oldu, bir araya gelmesinin hayal olduğu bazı kanaatler, liderler, partiler müşterekte buluştular. Bir araya gelip oturup, konuşabileceklerini, bir metin oluşturulup hazırlayarak, yapılabileceğini bu metni kamuoyuyla paylaşabileceklerini gösterdiler. Bir arada olmak istiyorlar ve umut gösteriyorlar. Artık şundan çok fazla eminim, iktidar muhalefetten etkileniyor. Normaldir ve demokraside en güzel şey budur. Arabada gaz pedalı iktidardır. Muhalefet te frendir, ikisi olmazsa dereden aşağıya yuvarlanırsın.
KENT HABER-Sayın başkan size göre bu altılı masa içerisinde ön plana çıkan bir siyasi parti var mı?
Bu açıdan hiç değerlendirmedim, değerlendirmem de bu 6’lı masada birisi bin alsa, birisi bir alsa bana göre biri de bir, bini de birdir. Ben Demokrasinin peşindeyim, hoşgörünün, müşterekte bir arada olmanın peşindeyim. Benim için asil olan şey budur.
KENT HABER- Bildiğiniz gibi ülkemizde ciddi oranda bir ekonomik sorun hâsıl olmuş durumdadır. Her ne kadar iktidar bunu kabul etmese de görünen tabloda ekonomik sıkıntı olduğu gözlemleniyor, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bu adaletsizlik insanı kahrediyor
Bu konuda çok ciddi söylemler, yakınmalar var. Ama biz bu konuyu şöyle değerlendirebiliriz. Ekonominin iyi olmadığı, vatandaşın ezici çoğunluğunun sıkıntı çektiği muhakkaktır, bu tartışmasız bir gerçektir. Elimizdeki kaynaklar adil dağıtılmadığı için, gelir adaletsizliği hat safhaya eriştiği için, geçim güçlüğü, sıkıntısı daha da fazla ıstırap veriyor. Toplumun bir kesimi çok rahat ve zenginleşti. Bunların da hangi çevreler ve camialar olduğu herkes tarafından biliniyor. Diğer bir kesimi ise ne yazık ki günlük geçiminin derdine düşmüş. Bununla ilgili geçenlerde bir tartışma programında çok güzel bir değerlendirme yapıldı. Memlekette her iki tarafta kuyruk var. Birincisi, ekonomisi gayet yerinde olanların kuyruğu, ikincisi de, geçim derdinde olanların kuyruğudur. Gerçekten çok doğru bir tespit olduğunu düşünüyorum. Kuyruktan kastımızda erişememek, varlıklı kesimdeki insanlar yabancı menşeli lüks araçlara erişmekte güçlük çekiyor. Diğer tarafta da geniş halk kitlelerinin giyecek, yiyecek, içecek, sağlık, eğitim gibi yani temel ihtiyaç noktasında onların da erişememe, satın alamama sıkıntıları var. Bunlar aşılmaz şeyler değil ve bizim insanımız zara zora alışıktır. Daha önceden hem memleketimizde hem de dünyamızda ekonomik krizler oldu. Aştık, aşarız ve bizim insanımız hiçbir zaman ekonomik sebeplerle taşkınlıklar yapmamışlardır, talan yapmamışlardır, yağmalama yapmamışlardır. İnsanı ne kahrediyor biliyor musunuz !? Kendisi bu vaziyette iken birilerinin bu sebepten parayla alakalı güçle alakalı ne yapacağını bilemez halde, har vurup savurması, lüks ve şatafat gösterileri, bu adaletsizlik insanları kahrediyor. Yokluktan ziyade bu gördükleri onları daha çok ıstıraba sürüklüyor. İçerideki toplumsal huzur, toplumsal huzursuzluk bu sebepten dolayı bozuluyor. Belki konusu başka bir kategori ama şu anda insanların özellikle devlet kadrolarına girişlerde ciddi adaletsizlikler söz konusu, birileri çok basitçe bir yere mensup olmaktan kaynaklı işe girerken, yetenekli, çok sayıda sınavlardan başarıyla çıkmış, çok sayıda gencimiz sözlü sınavlarda eleniyorlar. Yaşamda en zor şey işsizliktir. İşsiz bir gencin sokaktaki durumu, evdeki durumu, mahallesindeki durumu kolay izah edilebilir bir şey değildir. Bu liyakat hikâyesi hallolmadan, bu Nepotizm bitmeden, hemşericilik hikâyeleri bitmeden bu memlekette istediğiniz kadar üretin, milli gelir ne olursa olsun, iç huzur sağlanamaz. Ne zaman önemli olmuşsa, liyakat ne zaman yerine getirilmişse Türkiye mesafe kat etmiştir. Liyakat, liyakatsizlik, hemşericilik, Nepotizm adam kayırma hem bölgesel, hem siyasal anlamda maalesef artık hat safhaya çıktı. Gençlerimiz bu anlamda ümitsizler. O yüzden herkesin bu konu üzerinde oturup düşünmesi lazım. Özellikle yöneticilerin bu konuyu irdelemesi lazım. Bu konudaki yarayı daha da büyütmeden, sıkıntıyı daha da derinleştirmeden liyakati, liyakatin aslına dönmemiz gerekiyor.
Kaynak:Esenyurt Haberleri
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın