Osman Kamacı

Osman Kamacı

Mail: osmankamaci@hotmail.com

Geçmişten Ders Almayan Gelecek İnşa Edemez

Bu nasıl bir hırs, bu nasıl bir göz kararmasıdır ki, hiçbir kural tanımıyor, hukukun üstünlüğünü alaşağı ederek sadece ve sadece kendi siyasi partinizin kazanması için antidemokratik kulvarlara savrulabiliyorsunuz. Ve yine bu nasıl bir sorumsuzluktur ki, hem çıktığınız alanlardaki kalabalık kitlelere, hem de kamuoyunu bilgilendirmek gibi bir görevi olan basın mensupları karşısında kin ve nefret dilini kullanarak, halkı karşı karşıya getirmekten sakınmazsınız?

Şöyle bir dönün, dönün ve yakın tarihimize bir bakın.  Bakın ki, gerek askeri darbeler, gerekse dönemin iktidarlarınca izlenen tutarsız ve ülke çıkarlarına hizmet etmeyen yanlış politikalar yüzünden ne çok kan kaybettiğimizi görün. O yıllarda bazı güç odakları fırsat buldukça düğmeye basıyor ve asırlarca birlikte yaşayan halkları karşı karşıya getirmek için her türlü hünerlerini sergiliyorlardı. Geçmişte yaşadıklarımız birer utanç vesikası olarak tarihe not düşerken, yeni kara sayfaların bunlara eklemesine müsaade etmeyin ve ayrıştırıcı söylemlerinizden vazgeçin artık. Tanık olmak istemediğimiz benzer kâbusları ebediyen bu ülkenin gündeminden çıkarın ve insanların işsizlik, sağlık ve eğitim gibi öncelikli sorunlarına odaklanın. Esnaf kepenk indirirken, köylü traktörünün kontağını açamaz hale gelmiş.  Bizim çözüm odaklı asıl gündemimiz bunlar olmalıdır, bir ilin belediye başkanlığı için ülkeyi içinden çıkılmaz bir hukuk skandalına sürüklemek değil.

Ülke olarak geçmişte çok acı tecrübeler yaşadık. Meydanı boş bularak at oynatan birçok karanlık gücün dehlizlerde hazırladıkları senaryolarla iç savaş provalarını defalarca sahnelediler, başaramadılar. Bu başarısızlıkları sinsi emellerinden vazgeçecekleri anlamına gelmez, gelmeyecektir. Uygun ortamın oluştuğuna kanaat getirdikleri an kaldıkları yerden devam edeceklerdir. Halklarımıza düşmanlığı dayatan siyah gözlüklü aktörlerin rol aldığı tiyatrolar bu ülkede seyirci bulmadı, bulamayacaktır. Çünkü Kürdü, Türk'ü, Laz'ı, Çerkez'i, tüm halklarımızın barış ve kardeşliğe olan inancı her türlü senaryolarını boşa çıkardı. Siyah gözlüklü o alçakların bir süre önce ülkede kaos ortamı yaratmak için Çubuk'ta nasıl düğmeye bastığını hep birlikte gördük. O gün şehit cenazesine katılmak için orada bulunan CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindeki partililere utanç verici bir saldırı gerçekleştirildi. Gözü dönmüş kalabalığın içinde bulunan bir emniyet müdürü ve sağduyulu birkaç kişinin gayretleri sayesinde yeniden yaratılmak istenen bir Madımak utancından kurtulduk.

Bugün bunlar olurken, dün neler olmuştu bakalım.  1 Mayıs 1977 İşçi Bayramında, 34 kişinin hayatını kaybettiği 136 kişinin yaralandığı olaylar yaşandı. 1978 yılında Kahramanmaraş'ta genellikle Alevi vatandaşlarımız hedef alınarak gerçekleştirilen katliamda 100'den fazla insanımız hayatını kaybetti.  Maraş provokasyonundan cesaret alan alçakların sonraki hedefi Çorum'du. Çorum da 28 Mayıs - 4 Temmuz 1980 tarihleri arasında Maraş'taki Alevi katliamlarında olduğu gibi yine Alevi - Sünni çatışması körüklendi. Ve yetmemiş olacak ki, 2 Temmuz 1993'te insanlık adına utanç verici bir barbarlığa daha tanık olduk.  Pir Sultan Abdal Şenliklerine katılmak için Sivas'a giden Aziz Nesin, Behçet Aysan, Metin Altıok, Uğur Kaynar, Hasret Gültekin, Nesimi Çimen,  Asım Bezirci gibi aydın ve sanatçılardan oluşan kalabalık guruptan 33 kişi ruhları satılmış alçaklar tarafından kaldıkları otelin ateşe verilmesi sonucunda ebediyete intikal ettiler.  Aradaki siyasal cinayetler de ise Abdi İpekçi, Musa Anter ve Uğur Mumcu gibi birçok gazeteci ve aydın insanın öldürülmesi yüreğimizde kabuk bağlamayan, kanayan bir yaraya dönüştü. Toplum olarak geçmişin tahrip edici etkisini daha üzerimizden atamamışken, siyaseten izlenen yanlış politikalarınızın yaratmış olduğu puslu havada kendisine görev çıkaran o alçak senaristler Taksim, Maraş, Sivas ve Çubuk'ta olduğu gibi yine ortaya çıkabilirler. Buna müsaade etmeyin, zemin hazırlamayın. Egolarınızı, siyasi çıkarlarınızı bir kenara bırakın ve 80 milyonu ötekileştirmeden kucaklayan,  barış ve kardeşliği esas alan söylemler geliştirin ve eyleme geçirin.

Belki şahsi ve Siyasi çıkarımlarınız uğruna ortaya koymakta çekinmediğiniz faşizan tutumunuzla yarattığınız zıt kutuplar sizin için getirisi yüksek bir kazanım olabilir! Ancak, unutulmamalıdır ki, siyasetin dili sertleştikçe toplumsal barış zedeleniyor.  Ve yine unutulmamalıdır ki, hepimiz bu çatının altındayız ve birlikte yaşıyoruz. Eğer altında yaşadığımız bu çatı çökerse,  hepimiz tarifi imkânsız hasarlar görebiliriz.