Osman Kamacı

Osman Kamacı

Mail: osmankamaci@hotmail.com

HİÇ Mİ SORUMLU YOK

Kişinin ahlaki değerlere verdiği önem, toplumsal gelişmişliğin en önemli yapı taşıdır. Eğer kişi yaptığı işe saygı duyuyor, çıkarımlarını öncelemeyerek iş ahlakına riayet ediyor ve mesleki çalışmalarını her şeyden üstün tutuyorsa, bu onun kaliteli bir eğitim sisteminden yoğrularak o noktaya geldiğini gösterir.

2015 Yılında Gebze ile Orhangazi’yi birbirine bağlayan Osmangazi Köprüsü( İzmit Körfez Geçiş Köprüsü) montajları hız kesmeden, öngörülen bitiş tarihine yetiştirilmeye çalışılıyordu. Derken halat bağlantı yerlerinin kırılması sonucu Kedi yolu tabir edilen halatın bir ucu denize düşer. Yaşanan bu kazanın sonrasında 51 yaşındaki Japon Mühendis Kishi Ryoichi kazayı onur meselesi yapar  “Olayın sorumluluğu tamamen bana ait. Kimsenin kusuru bulunmamaktadır” der ve hayatına son verir. Mühendis intihar ettikten bir süre sonra İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesinden Prof. Dr. Yılmaz Kaptan '',İzmit Körfez Geçiş Köprüsü’nde halatın kopması sonucu yaşanan olayın bir kaza değil; malzeme, dizayn ve üretim hatasıdır,, açıklamasında bulunarak Kishi Ryoici'nin kusuru bulunmadığına açıklık getirir.  Prof. Dr. Yılmaz Kaplan bu tezini olay yerinde yapılan incelemeler sonucunda tutulan raporlara dayanarak söyleme dökmüştü. Söylemin en çarpıcı açıklaması kopan parçaların Türk firmaları tarafından imal edilmiş olmasıydı. Ve daha sonra köprünün hasar gören parçaları Türk firmaları yerine, yurt dışındaki firmalar tarafından imal edilerek montajı gerçekleştirilmiş, köprünün montaj çalışmaları devam etmişti. Şimdi durup dururken bu da nereden çıktı diyenleri duyar gibiyim. Haklısınız. Ülkenin bu kadar yoğun ve ağır gündemleri varken yakın zamanda onur ve haysiyet dersi veren Japon Mühendis Kishi Ryoici'nin erdemli duruşunu gündeme taşımakta neyin nesidir? O zaman birazda kendi gerçeklerimize dönelim ve ülkemizde birkaç gün önce yaşanan ve 9 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasında irdeleyerek son 15 yılda Türkiye'de meydana gelen ölümcül ve maddi hasarlı tren kazalarını şöyle bir hatırlamaya çalışalım. 22 Temmuz 2004 - Pamukova tren kazasında 41 kişi öldü.  11 Ağustos 2004 - Kocaeli'de 2 tren çarpıştı, 8 kişi öldü.  27 Ocak 2008 - Kütahya'daki tren kazasında 9 kişi öldü.  6 Temmuz 2015 - Sivas'ta 2 yük treni çarpıştı ve maddi hasarla atlatıldı.     6 Mayıs 2017 - Ankara-Kırıkkale'de tren vagonu devrildi, maddi hasar oluştu.   4 Ağustos 2017 - Elazığ'da yük treni devrildi ve maddi hasar oluştu. 8 Temmuz 2018 - Çorlu'daki tren kazası oldu ve 25 kişi öldü.  Ve tarih 13.12.2018 günlerden Perşembe… Ankara-Konya seferini yapan yüksek hızlı tren ve aynı güzergâhta yol kontrolü yapan bir kılavuz tren, Ankara'nın Yenimahalle ilçesine bağlı Marşandiz İstasyonu'nda çarpıştı. Kazada 6'sı yolcu, 3'ü makinist 9 kişi hayatını kaybetti... Tabi her zaman olduğu gibi gene suçlu yok ve gene ya makasçı, ya da Makinist suçlu. Ve yetmiyormuş gibi kazadan hemen sonra Ulaştırma ve altyapı Bakanı Cahit Turhan kameraların karşısına çıkarak ''Sinyalizasyon sistemi demiryolu işletmeciliği için olmazsa olmaz bir sistem değil diyebildi. Peki, Sayın Bakan'a şöyle bir soru soralım.  Madem sinyalizasyon sistemi olmazsa olmaz değildir diyorsunuz, o halde hatlar üzerindeki dolaşımı düzenleyen diğer teknik sistem nedir ve var ise neden Ankara'daki kaza önlenmedi? Cevap yok. Çünkü gazeteciler tarafından kendisine uzatılan mikrofonlara verdiği cevaplar çaresiz bir insanın düştüğü ruh halini yansıtıyordu. Sadece ''Teşekkür ederim, teşekkür ederim, diyebildi. Allah kimseyi bu duruma düşürmesin. Peki, sıraladığımız bunca ölümcül ve maddi hasarlı kazalar neticesinde yukarıda dikkatsizliğini gerekçe göstererek kopan halatın tek sorumlusu olduğu hissiyle intihar eden Japon Mühendis Kishi Ryoichi'nin ortaya koyduğu onurlu ve haysiyetli duruşu her hangi bir Bakan, Bürokrat, Genel müdür veya saha sorumlusu sergileyebildi mi? Tabi ki, kocaman bir hayır…

Yanlış anlaşılmasın. Kimsenin hayatına kastederek haysiyet ve Şeref gösterisi yapmasını istemiyoruz. İstediğimiz tek şey, eğer suçlu varsa, lafı eveleyip gevelemeden, kem küm etmeden çıkıp mertçe olayın ve olayların sorumluluğu üstlenerek olması gereken tavrı ortaya koymasıdır. Ve bu olaylar neticesinde hayatını kaybeden insanları inanç üzerinden sömürmeden vicdanlarını yoklamasıdır.