Melike Al

Melike Al

Mail: melike.al93@gmail.com

Gençlik ve Tarikatlar

Bir tarikat yurdunda kalan 20 yaşındaki tip öğrencisi Enes Kara'nın intiharı, bütün Türkiye'yi sarstı.

 Sadece bir gencin yaşadığı baskılar nedeniyle kendini binadan atıp canına kıyması değildi yürekleri yakan... Onun son çektiği videosunda bahsettiği

Umutsuzluktu...

Babasının, intihardan sonra "Bir sorunu yoktu, şikâyetçi değiliz” açıklamasıydı. O kadar anlattığı şeye rağmen sorunu yoktu demek ne büyük bir Talihsizlik ve Zavallılık aslında...

Yetkililerin, Yurt yönetiminin, Yandaş Medyanın sessizliğiydi. Toplumdaki büyük infiale rağmen, ana muhalefet partisi liderinin, Her büyük afet veya Olaylarda olduğu gibi yorum yapmaktan kaçınmasıydı.

Bütün bunlar, olayı bir gencin intiharı olmaktan çıkardı, bir gençliğin, bir kuşağın intiharı haline soktu.

Türkiye'nin bir görünen, konuşan yüzü var; bir de suskun, saklı yüzü... Bu ikincisi, içten içe kanıyor.

Tarikat yurtlarında, kuran Kurslarında, yetiştirme yurtlarında, göçmenlerin çalıştırıldığı Atölyelerde, Tekkelerde, Ceza evlerinde, kendilerine dayatılan koşullara boyun eğen, acı çeken, örselenen milyonlar var. Bu derin ayrım, eskiden de vardı kuşkusuz...

Enes'lerin kuşağının farkı, ceplerindeki telefon... Babası, Enes'in ardından verdiği demeçte, "Telefon elinden düşmezdi" diyor. Enes, gözü nü yaşadığı hiçlikten, telefonunun ekranına çevirdiğindeNe görüyordu?

Kendisine yurtta dayatılan dini kullanarak iktidar olanların semirmesini, din tüccarlarının sefa âlemlerini, arabada kokain çekip metres leriyle bira içen sözde müminleri, çalıp çırparak edindikleri servetle kendilerine yasaklanan dünyevi zevklere gömülen mütedeyyinleri…

Gencecik bir insan için böyle koca bir yalanla baş etmek zordur. İster istemez öfkelenirsiniz ve öfkenizi akıtabileceğiniz demokratik kanallar yoksa öfkenizi kendinize yöneltirsiniz. Muhtemelen tarikatlar, şimdi bu yaşananlardan sonra gençlerin elindeki telefonları toplayıp onların dış dünyayla temaslarını kesmeye çalışacaktır.

Oysa sorun, telefonda gördük leri dünyada değil, hapsedildikleri o zindan da... Daha doğrusu bu iki dünya arasında bu kadar derin bir uçurum olmasında... Enes’leri yutan da o uçurum aslında...

Onlara özgür bir yurt sunamayıp tarikat yurtlarına mahkûm ettiğimiz ve onların kendi hayatları için alacakları karara saygı duymadığımız sürece, o uçurumu kapatmamız mümkün olmayacak.

Facebook Yorum

Yorum Yazın