Melike Al

Melike Al

Mail: melike.al93@gmail.com

Partiler Yarışı

Garip bir yanılsama içindeymişiz gibi gelmiyor mu size de. Ortalıkta bir takım semboller uçuşuyor, içleri çoktan anlamını yitirmiş, duygusundan sıyrılmış kareler halinde. Bir de bu sembollere kendilerini adamış bir grup adam var. Onlar da bağırıp duruyorlar birbirlerine. Biz de ağzımız bir karış açık bir sonrakinin, bir öncekinin ettiği hakarete nasıl cevap vereceğini bekliyoruz.

Farkında mısınız? Bir ülkeyi yönetmekten bahsediyoruz!

Artık yıllanmış konuları, modası geçmiş ve gerçekleşmeyeceği %100 kanıtlanmış vaatleriyle aynı senaryolarla, aynı köşe kapmacalarla ve aynı ayak oyunlarıyla bütün gün televizyonları işgal ediyorlar. Her ekrandan, tükürüklerini saça saça üzerinize doğru geliyorlar. İştahlarını kabartıyorsunuz onların, koltuklarını ve hatta tahtlarını sağlamlaştırıyorsunuz. Gözlerindeki ışıltılar bir atmacanın kurbanına saldırmadan önceki son tebessümü olsa gerek. Siz gene sandık başlarında sıralar bekleyin, seçimin yapıldığı bir bütün gün gözlerinizi ekranlardan bir saniye bile ayırmayın diye yapıyorlar bunu. Korkunç ve tedavi edilemez bir "Önemsenme Hastalığına kapılmışlar, ilginiz olmasa yaşayamayacaklar. Karşı penceredeki kocakarı komşusuyla kavga eden kocakarı gibi.  Bu kavgalar da olmasa ölecek zati. 

Yıllarca insanları önce Latinbesk dizileri sonra da Türk dizilerini izledikleri için küçük gören, burun kıvıran, "Televizyon mu? Asla izlemiyorum" naralarıyla gezinip gizliden gizliye o dizilerin tutsağı olan bütün kadın ve adamlar, şimdi daha gerçekçi bir "Arkası Yarın" bulmuş durumdalar kendilerine. Artık hayatlarının her bölümü kaçırılmayacak dizisi  olan AK partinin serüvenleri var. Onlar 19 yıldır dizimizin "Baş Hanedan'ı" rolündeler ama böyle sürer miii? Sürmeeez. Şimdiye kadar fakir ve gururlu olan genç adam "Bir zamanlar fakir ama mağrur bir genç vardı" diyerek arz-ı endam ediyordu. Ama sonrasında dileklerinin bir kısmına kavuştu. Ama biliyor. Esnaflık denen bir şey var, bu memlekette, her şeyde ve her yerde. Sakın memnuniyetini belli etme ve mazlum kal. Ama öyle de değil işte, bir yandan kazanılanlar da kaybolmuyor ve bu sefer matematiğin bu sorunları çözebilecek bir diğer formülüne atlıyoruz hemen: "Zenginler de ağlar." İşleri olmuyor, engelleniyor ve "zorbalıklarla" mücadele etmek zorunda kalıyor.

Politika ne zamandır bunca duygusal ve travma tik bir şeye dönüştü. Teatral bir gösteri, her gün televizyonlardan ve gazetelerden üzerinize saldıran. İşte yeni bağımlılığınız, gözlerimizi kırpmadan izliyoruz. Ayrılanları, küsenleri, barışanları, birbirlerine söyledikleri kırıcı, küfürlü hakaret dolu sözleri, el sıkışmaları ve yarım saat sonra birbirlerinin arkasından atıp tutmalarıyla ne arka sokak kadın atışmalarından, ne Latinbesk ne de yerli dizilerden farkı olmayan bu "sahnelemenin" sonucunda, BBG evi duygusuyla bize kimin kalması kimin gitmesi gerektiğini soracaklar. Ve biz upuzun oy pusulası içinde adayımızı bulup işaretlemeye çalışırken bunun Türkiye'nin geleceği için bir şey değiştirmesini umacağız…